KOH SAMUİ/TAYLAND


PRANA RESORT

Hiç araştırmadan gittik. İyiki de gitmişiz. Tayland'da geçirdiğimiz 7 günün 4.sünde vardığımız otelde bizi aynen Hollywood filmlerinde Hawai'ye giden tipleerin çiçeklerle karşılandığı gibi karşıladılar. Yalnız bu çiçekler bileğe takılıyordu. Neyse Tayland'ın nefes alınamayan havasında verdikleri soğuk zencefil içeceği sıcak kumlardan soğuk sulara atlamak gibiydi. Öncelikle şunu belirtiyim: "Cennet kumsallar" tam bir zırva. İlk gün gün batımında denize girelim dedik ama deniz kan gibi; havadan sıcak. Zaten gelen turist de denize falan girmiyor. Havuz, havuz, havuz. Harbiden cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz Allah'a şükür. Ama otel çok güzel. Bir kere gidecekseniz illaki villardan birinde kalın. 103 Numara 1 numara. Gözünüzü açtığnızda yatağınızdan gördüğünüz şey kumsal ve  okyanus. Denize sıfır konsepti bu kadar güzel yaşatılır yani. Odayla ilgili söyleyeceğim tek şey harika! Kendimi Thomas Crown Affair filminde başrol oyuncusu gibi hissettim. Odanın içi bölgenin egzotikliğine uygun otantik bir şekilde döşemiş. Çalışanlar inanılmaz nazik, müşteriye otel çevresindeki varlıklarını hissetirmemek için neredeyse parmak uçlarında yürüyecekler. Ve restoran. Tayland'da şahsen biz adam gibi yemek yiyemedik. Ama Prana Resort'un restoranı Amala harika. Harika derken oralara göre. Çünkü kızarmış böcek servisi yapmıyorlar en azından. Amala restoranı vejeteryan bir restoran. Yanlış anlaşılmasın biz vejo değiliz. Ama arkadaş, Tayland'ın da eti-meti yenmiyor. Neyse restoranın aşçısı çok nazik bir İngiliz. Artık kahvaltı yapamamaktan gına gelen bir günde kendisine gidip Türk usulü bir tost yapmasını istedik. Adam bizden tarifi aldı (Tarif dediğimin de Türkçesi şu: Usta ekmeğin arasına peynir, domates, salatalık, yeşillik doldur getir.). Yarım saat sonra bir tost geldi ki vay anam. Biz kafamızda koskoca çeyrek ya da yarım somunun içine tost beklerken iki tost ekmeğinin arasına bulabildiklerini koymuş, bi de ikiye bölmüş getirdi. Bir ısrdık ki bildiğiniz krem peyniri (Türkiye'de yüzüne bakmazsınız) sürmüş, domat ve marul bulmuş makinada bile bastırmadan getirmiş. (Bu arada İngilizce toast derseniz bu kızarmış ekmektir. Press diceksiniz ki anlasın. Bi de İngilizcemiz iyi.). Adam başımızda duruyo nasıl olmuş diye gözümüzün içine bakarken tam senin yaptığın tostun diye söyleyecektim ki meğerse garibim peynir ve marulu bulmak için tüm adayı dolaşmış. Anca bunu bulabilmiş. (Tayland öyle bir memleket ki bizim Türkiye'de yüzüne bakmadığımız peynir, zeytinyağı, zeytin, domates, marul vb. orada zengin yemeğiymiş meğer. Her yerde de bulunmuyormuş. Bunu nasıl mı anladım? Türkiye'de yarım ekmek içine konsa 4TL vereceğiniz çakma tosta 16TL verince anlıyorsunuz). Ama hizmetin kalitesini anlayın işte. Restoranın şefi bizim için tüm adayı dolaşmış.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

VİYANA/AVUSTURYA

MADRİD/İSPANYA

DUBAI/BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ