VİYANA/AVUSTURYA



Avusturya’nın başkenti ve en büyük şehri Viyana’dayız. I. Dünya Savaşı’nda nüfusunun neredeyse çeyreğini kaybeden Viyana, tarihteki Habsburg hanedanının hüküm sürdüğü şehirdir.

Hava Nasıl Oralarda?
Bir kış günü Viyana merkez bizim için biraz soğuk.

Bisiklet dostu mu?
Rahatlıkla bisiklet sürülebilir.

Para Birimi ne? 

Euro.

Aziz Stephan Katedrali:
Tarihte Kanuni Sultan Süleyman ve ordusunun 2 kez kuşatıp geri çekilmek zorunda kaldığı  Viyana kuşatmaları biz Türkler için önemli olduğu kadar buradaki yaşayanlar için de oldukça önem az etmekte. Öyle ki 2. Viyana kuşatması sonunda Osmanlı askerleri geri çekildikten sonra bölge halkı bunu bir yenilgi olarak addetmiş ve bu kilisenin hemen arkasına çıplak bir osmanlı askerinin ayaklar altına alınmış heykelini dikmişler.

Ayak altında tasvir edilmiş Osmanlı askeri
Sadece bununla da kalınmamış o dönemi her daim hatırlamak amacıyla kuşatmadan sonra Türkler geri çekilirlerken artlarında bıraktıkları top, kılıç, kalkan vs gibi demirden malzemeleri eritip bir çan inşa etmişler ve buna ‘Pummerin Çanı’ (Türk Çanı) adını vermişler (1711). Çan 2. Dünya Savaşı'nda yere düşerek parçalanmış ancak yeniden yapılarak yerine yerleştirilmiş. Ayrıca çanın üst kısmına da Osmanlı yeniçeri başları koymuşlar. 

Dikkatle bakılırsa çanın hemen üstünde insan başı
figürleri görülebilir.
O dönemlerde çanın asıl amacı çanın yanında nöbet tutturdukları askere, Osmanlı akıncılarını gördüğü gibi çanı çalıp halkı uyarmasıymış. Çanın yanında asker bulundurma geleneği taa 1956 yılına kadar devam etmiş. Bu tarihten sonra artık Osmanlı tehlikesinin kalmadığı düşünülerek asker bulundurma geleneğini kaldırmışlar ancak çan hala orada ve kilisenin içinden asansöre binerek ulaşabilirsiniz. 

Katedralin içinden bir görünüm.

Katedralin dışından bir görünüm.
Yapılan kuşatmalarda Viyana halkının Türk akıncılardan korunmak için sığındıkları önemli yerlerden biri olan bu katedral gibi şehrin birçok yerinde Türklere ve kuşatmaya dair izler bulunmakta. Bunu da yazımın ilerleyen kısımlarında sırası geldikçe paylaşacağım. Şimdi gelelim diğer görülesi yerlere..

Hofburg Sarayı:
Marie Antoniette’nin doğduğu saray. Başlangıçta 13. yy. Da bir ortaçağ kalesi olarak yapılmış. Zaman içinde günümüzdeki halini almış. Saray içi ücret karşılığı dolaşılabilir. Ayrıca Sisi Müzesi de burada bulunmaktadır. Sarayın ön tarafındaki meydanda küçük bir Noel pazarı kuruluyor.



Hofburg Sarayı önden bakıldığında tek bina ancak bu sarayın hemen arkasındaki Michaelerplatz meydanı, devamında Heldenplatz ve şehir kapısı Auberes Burgtor ve 2. Viyana kuşatması komutanı Prens Eugen’in heykeli görülmeye değer.
Hofburg Sarayı’nın arka tarafı yani Michaelplatz’ın olduğu tarafta sarayın en üst tepesinde  bir kartal ve kartalın pençelerinde Türkleri altın sarısı hilal ile tasvir etmişler.
 
Michaelerplatz

Bahsettiğim meşhur kartal geçitin
hemen en üstünde tepede

Kartalın sol pençesine dikkatle bakın, okun ucundaki hilal
Türkleri temsil etmekteymiş

Yine Heldenplatz’da, geniş bir alanda karşılıklı 2 büyük atlı heykel var. Bunlardan Viyana Müzesi tarafındaki Prens Eugen heykeline dikkat ediniz. Prens Eugen’in atının altında yine tasvir edilen yeniçeri askerlerini göreceksiniz.
 
Heldenplatz

Heykellerden en önde olanı

Prens Eugen  heykeli atın ayaklarına dikkat edin.

Ağzından mızrak çıkan asker yine Osmanlıyı temsil etmekteymiş.

Heldenplatz'a açılan kapı Auberes Burgtor

Heldenplatz'dan gece çekilmiş bir kare

Opera Binası:
Bu şehrin kiliseden sonraki sembolü. 19. yy yapısı olan opera binası 2. Dünya Savaşı’nda oldukça hasara uğrasa da küllerinden yeniden doğmayı bilmiş. Viyana deyince akla elbetteki sanat geliyor. Hadi gelmişken şu binada bir Mozart, Straus eserleri dinleyeyim derseniz biraz pahalıya mal olabilir. Yanında da frag veya gece elbisesi bulundurmanızı tavsiye ederiz. Ama yok ben turistim karınca kararınca bir şey olsun, gece kıyafetim de yok yanımda diyorsanız bu bölgede birçok konser bileti stantlarını muhakkak görürsünüz görmeseniz de yanınızda bitiverirler zaten. Biz opera,bale ve mozart, straus eserlerinden oluşan bir konseri Auersperg Palace’da izleme fırsatı bulduk. Residence Orchestra Concert Kişi başı 45€ ön sıralar için.  Oldukça da memnun kaldık. Eğer incelemek isterseniz;

Opera Binası






Karl Kilisesi:
Vebadan etkilenen halkın bir an önce iyileşmesi dileğiyle yapılmış. 18. yy yapısı. Bu kilisesnin içinde akşamları klasik müzik konserleri oluyor. Bilet fiyatlarını girişteki stantdan öğrenebilirsiniz.


Rathaus (Belediye Binası):
Bizim gibi yılbaşında buradaysanız gündüz açık olan noel pazarına yeme içme için gelin deriz. Oldukça güzel bir ortamda vakit geçirmek keyifli ancak benim için en unutulmaz an 31 aralık gecesinde yeni bir yılı  ışıl ışıl ve tarihi bir ortamda gözlerimde havai fişeklerin ışıltısı kulaklarımda ise çalınan Mozartı dinleyerek karşıladığım an oldu.


Museumsquartier:
Müzeler bölgesi. Sanat tarihi, modern sanatlar, doğa tarihi ve daha birçok alanda hazırlanmış olan müzelerden biz Doğa Tarih Müzesini ziyaret ettik. Doğaya, canlılara, insana, insanlık tarihine dair her şeyin değerli koleksiyonlarla hazırlandığı büyük bir müze. İçindeki objeleri koleksiyonları bırakın müze binası bile başlı başına hayranlık uyandırıcı. Eğer müze gezme yaşında bir çocuğunuz varsa muhakkak burayı ziyaret edin deriz. Onun da ilgisini çekecektir eminiz. Tavsiyemiz internetten biletinizi almanız  sıra bekleme riskine karşı. Online bilet için;


Müzenin dışından bir görünüm




Dev deniz kabuğu

Nesli tükenmiş olan bir canlı fosili

Dünyanın her tarafından toplanmış olan taşlar


Dünya'ya düşmüş olan bir meteor.

Başka bir canlı fosili

İnsan kafataslarını boyamak aslında bir
Hallstatt kültürüymüş. 


Graben Caddesi ve Veba Sütunu:
Trafiğe kapalı alışveriş caddesidir. Veba Sütunu 17. yy da yaşanan salgın sebebiyle şehri terk eden kralın şehire yeniden gelmesinin şerefine yaptırılmış.


Veba Sütunu

Kartner Caddesi:
Bir başka trafiğe kapalı alışveriş caddesi.


Ankeruhr Clock:
Sokakta öylesine gezinirken karşımıza çıkan zarif tarihi bir saat. Sürprizlerle dolu bu şehir.
Önü de arkası da ayrı zarif bir saat


Türklerin buradaki varlığı anısına oluşturulan birkaç kalıntı daha;

Türkenschanz Park (Türk tabyası):
Türklerin kuşatmalar sırasında gelebildikleri son bölgede küçük bir park oluşturmuşlar. İçinde Kültür Turizm Bakanlığı tarafından yaptırılan Türk çeşmesi de var.


Yunus Emre Çeşmesi


Çerkez Dayı Heykeli:
Evliya Çelebi eserinde anlattığına göre 1. Kuşatma sırasında surlarda açılan bir delikten şehre giren Osmanlı askeri Çerkez Dayı, düşmanla savaşırken içeride tek başına olduğunu fark eder ve şehit olana kadar çarpışır. Kral Ferdinand bu büyük kahramanı duyar ve anısına şehrin bir köşesine küçük bir heykeli yapılır. Çerkez dayıyı bulmak için ; Heidenschub caddesi ve Strauchgasse caddelerinin kesişimindeki binanın yaklaşık 3 metre yukarısında küçücük bir heykel. Google maps e  Zum- Hayden – SchuB- Figur yazın sizi götürecektir doğru yere.


Kuşatma zamanındaki bir top parçasını bu şekilde kapıya asmışlar.


Bizim görmeye zamanımızın yetmediği daha bir çokları var. Belki Viyana'lıların o günleri unutmamak belki de kuşatılsa da elde edilememenin verdiği gururla sergiliyorlar heykellerini, kalıntıları. Bizim için öyle güzel öyle zarif bir şehir ki Sultan Süleyman şehrin zarar görmemesi için yer altına kazdırdığı tünellerden faydalanarak almak istemiş bu şehri. O zamandan bu zamana tarihi korunmuşluğunun haklı gururunu yaşıyor Viyana.

Öte yandan doğru mudur bilinmez rivayet odur ki Almanların kipferl  dedikleri kruvasan da Viyana kuşatmasından kalmaymış. Şehir kurtulunca, bunun sevinciyle pastacılar, Türklerden öğrendikleri milföy hamuruyla hilâl şeklinde bir çörek yapmış. Aynı zamanda kahve de Yemen'den gelip sonrasında Osmanlı topraklarına  daha sonra da Avrupa’ya yayılmış.
Viyana'dan bize kalan birkaç fotoğraf;


Gitmek isteyenler için tarihi Mozart Cafe, fotoğrafta
görüldüğü üzere
içeri girmek için biraz çabalamak gerekiyor.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MADRİD/İSPANYA

DUBAI/BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ